29 Kasım 2009 Pazar

Tatil oldu

Köye gittik. ama köy dediler ki Gazipaşa'nın Gökçesaray göyü. 3g ye geldik.göte.çekmiyo hiç.
Amaa nasıl yol nasıl diyarlar. ah bilemen. Şimdi antalya - manavgat - alanya - gazipaşa gittik.sonra dağa çıkıcaz köye. 4 saattir yoldayız. anaaam. dağa bi başladık bitmedi çık çık. arabayla 2:30 saatte vardık köyün en uzak diyarlarına.köy dediğinde 20 ev var - yok. okul mokul zaaten hiç. her yer uçurum bi de. çok ilginç ya. öyle bildiğin köy gibi inekler falan da değil. uçuruma koymuşlar 8-9 tane ev. o yani. hani age of oynayan bi adam.öyle acemi , öyle mal olur ki. anca gelip buraya yerleşir. sanırım zamanında vergi kaçıran bi kaç kişi çıkmış dağa kaçmış padişaahtan da taa o zamanlardan beri. İşte sonra eve girdik 2 göz gibi bi yer . hoş insanlar falan. Soba var zobayı yaktılar kazana suyu , içine gaynamış mıssırı goyduruvedik mi. taam dedim oh mis burası güzelmiş. hemi de çekmiyo türkselin gücü. hiç. dama çıktık dam yamalıymış kırıldı. çekmedi hiç. İşte ertesi sabah bi kalktık daha 6 laan? çıktık dolandık dereye indik elma bahçelerinden topladık , kivi bahçesi muşmula böğürtlen. amanıın ne güzel diyarlar. özledim. kavurma yedik hep. keçi kesmişler naah 3 tane. of. mis. neler neler. 3 el pis yedili kapıştık da ortaalıı dağıttım. baktım fena içerdeyim son bi dondurmasına oynadık onu yendim de vuupır menüler girdi fena. köyde yok tabi. ehe bakalım ödüycez bi gün kısmett.t..t.t

27 Kasım 2009 Cuma

Bencillik üzerine yazıp yayınlıyorum. bunu şunun için yapıyorum. kafamı dağıtsam güzel olur adamım.Konuyu birden belirleyiverdim. odak bu olsun. fristaylda seni gömmeye geldim.

Sevgiyi seviyorum. evet. öyle ki. bencillik de sevgi temelli lan. o bile. kendini öylesine seversin.
sonra başka bişiyi. bencil olmak için sevgi , ben , bi de diğeri. oha süpermiş.
Wassap blog?
Nedir yani gece uykusu gelen insan dişlerini kapatıp , dudaklarını açıp. garip bi sırıtış ve kaşlarını kaldırararak uyumayı geciktirir. Gidip bişiyler içmeli.
Aman sıkıldım hocaaa!

aman mayspeyse bakasım var baybayblog. sonra yatıyım bence. bu yazı bittiğinde saat 02 : 39 ve da poet & hayki dinliyodum. da poet böğür adam. böğürür bu adam korkar severim.
twit: Bak blog. seni severim bilirsin.

Terapi.

Niye olmuyor? Gerçek gibi değil , gerçek bir çizgi roman gibi de değil. çizemiyorum neden?
Ben karalıyorum onlar tarıyor. Ben şapşal şeyler taslıyorum. onlar taslak kalemleri eskiz kağıtları . Kıskanmak değil sadece gözümün önündeki şu sahneyi. öylece gelip kıvrılmasını bana. sobayı. bunları neden duygu dolu çizemediğimi mi soruyosun ?

24 Kasım 2009 Salı

Siyasiyabend

Çeken birşeyler var. Adamlar biliyorlar ya. Biliyorlar. Sokakta taşta müzik yapmak. Müzik yapmak. Çekiyor. Tam istediğim gibi çünkü , tam ama. Tam anlamıyla yapmak istediğim bu . Herhangi bi yerde , akustik gitarım benim olsun. bi trampet bi korno. saksafon derken. Ama çalanlar birbirini tanımalı. öyle olmalı ki. Doğaçlama yapabilecek kadar. İstediğim doğaçlama.

23 Kasım 2009 Pazartesi

Susamıyorum.


Dayanamadım.Dostluktan, arkadaşlıktan, "arka"daş. lıktan ahkam kesenlere . Fedakarlık mı dedin? Gerçek arkadaş gerçek bir fedakar mıdır? Emin misin? evet. pekala.

Sen ne yaptın gerçek arkadaş? Sevgi denilen şey. var böyle birşey var. Anlatında adını dahi anmadığın. Gerçek "insan" sevgi duyandır belki. arkadaş da. ama arkadaş gerketiğinde eğlendirendir. ve herşeyi söyleyebildiğin gerçek arkadaş mıdır? herşeyi söylemeden önce bi düşünmez misin gerçek arkadaşa. Bence söyleyemediğin gerçek arkadaştır. Ve ben bunu yazabiliyosam şunu biliyorum ki , tek bir kişinin gerçek arkadaşı oldum. Ama birçok kişi gerçek arkadaşım oldu. birkaç ya da. Sokakta üşürsen sabaha kadar , sabaha kadar ya. Yanındaki sarhoşsa ayakta kalsın , gözlerini açsın diye sabaha kadar. "SABAHA !" kıçın , iliklerin ya anlatamazsın bunu. donduysan eğer. kokoreççinin kömürüyle ısınıcak tek yer varsa ve fedakarlık yaptıysan burda. fedakarlık burda ! O bluejean 'i almayıp diğer gerçek arkadaşın almasını sağlamak , belki hediye etmek. fedakarlık mıdır? ya da diğer anlatılarda aşktan mı bahsettin ya? oldun mu hiç? Bu sonsuz gecelerde. kapalı kaydırakta onun. açık kaydırakta senin uyumanı sağlayandır gerçek fedakar ! Ve sabaha yaklaşırken çıktığın evin damında.. günısıların arasına kıvrılıp uyumaya çalışırken.. Kıpkızıl doğan bir güneş gördün mü ? Peki bu fotoğrafını çekip prim yapılacak birşey mi ? Benim aklımın ucundan bile geçmemişti arkadaş. Çünkü kızıl güneşin bana daimi hatırlattıkları var. Daha kuzeydoğuya gittiğimde kıpkızıl batardı. Ve burda doğar kızıl. Kızıl görünce belki hatırlayan var beni. --belki.

19 Kasım 2009 Perşembe

Reklamlar

Sinemaya gittim bugün , hep güzel çekici reklamlarla doldurmuşlar senaryoları falan. ödüllendirdim hepsini ben de. Utkannes reklam festivali sunar.

  • 1.lik ödülü :

    Omo ! Senaryo çekici bi kere. bizim vardı görkemlerle böyle ADD 'nin karşısındaki perili köşke yaklaşamazdık hiç. sonradan öğrenmiştik meğer çok güzel evmiş bahçesi yeşil.
  • 2.lik Ödülü
  • Zaman gazete. görünmez duvarlar. çok güzel. zamanı sevmem. o yüzden omoya torpil yaptım birinci yaptım. ama reklam güzel.
  • 3.lük Ödülü
    Şişirmiş abdominalleri (halk arasında şişirmiş bak dominalleri) . enerji geliyorum demez.
    bu reklam öyle mal ki. prim yapar diye ismayilyeka dan vazgeçip bunu koydum ilk üçe. bi deneyelim olmadı salim yk a devam.
  • aşağılık 4.ü ödülü.
    Eriko sigorta. hayatı cesurca yaşa. bi kere taile çıkmaya niye baba karar veriyo. ha kadınlar bunu ister bu sahiplenmeyi isterse öyle olsun. ataerkil olalım. sorun diyil . içgüdüsel olarak yani . fakat yanlış yani nedir hem niye yani ha? bi de korku odasındaki heriflerin hepsinin adı yusuf. güzel espri ödül almalı. utkannes espri dalı açıp birinciliği verdim gitti beleş masrafsız hem.
  • Çerez olan tadım reklamı. amanın o son . bizim çağa gelince çitledikleri çekirdeği çitleyen adam bi de dans ediyo. etmesin ya. top gibi lan. 2 kıza çekirdek verdi yavşadı bi de. sonra dans etti. kötü şeyler. bad , that's bad.

16 Kasım 2009 Pazartesi

Cebime baktım. (cebe bakamazsın. )
Elimi attım cebime param vardı. biraz vardı şöyle 25 28 civarı. paradır kaşları kara.
İhtiyacım olan şey amcamın yolladığı en biricik fotoğraf makinasının tamir edilmesiydi. 3 haftadır 5 film yok etmiş. bi kısmını parçalayıp bi kısmını yakmıştım. Ve o makina artık tamir edilmeliydi. gittiğimde istenilen miktar 50 civarı idi. lanet olsun yani.
Ve makinamı da aldım. filmsiz filmsiz fotoğraf çektim. herşeyi. ne görürsem. zerre dikkat çekmeden. bi flu yaptım çektim. açı değiştirdim odak değiştirdim çok güzel şeyler de çıkardım. ama makina bozuk. adamı çektim. o var ya bağıran hani ordaki. evet . karikatüristi sonra saat kulesinin karşısında çizen.. oturduk biraz sohbet ettik ve bi merdiven gördüm. merdivenler hep heyecanlandırır beni. özellikle aşağı iniyosa.. aşağıda gizem vardır. çünkü yukarı çıkmak zor böyle nefes nefese falan. aşağı baktım. eskiden kalma top. top tüfek derler o top. 3 tane. demir dökme. fotoğrafını çektim çünkü üstüne kuş sıçımştı güzel de oldu. ve merdivenden indiğimde nobel bar'dan duyduğum müzik geliyordu. "rütin ,acıların üstünü(e) .. hasretiin.. seni kimler anladıı.. kimler övdü? seni.." ama moralim bozuktu . sonra nerde olduğumu anladım. bi yanım saat kulesine , diğer yanım nobel'e , öteki yanım cumhuriyet meydanına.. diğeriyse bahçe kafeye gelen mezarın tam içindeydim. önümdeydi yemyeşil tabut. ve diğer binadaki resim sergisine girdim.. inceledim farklı teknikleri garipti ve arkalardan sesler geliyordu.. arkaya baktım ilginç bi oda. girdim insanlar ve masada vazo.. koymuş vazoyu dikdatör.. süslemiş ışık süzmesiyle evet aynısı. elma ve ceviz de vardı. çiziyorlardı.. girdim.. oturdum.. kağıdı karalamaya başladım kelimeler karikatür ve birkaç şeyle.. kimse ama hiç kimse yadırgamamıştı ve nerde olduğumu dahi bilmiyodum. hoca yanıma geldi nasıl yaptığımı merak edip.. bense saçmalamıştım. "ben böyle mi öğrettim " dedi gülerek.. "Sen kimsin?" diyebildim sadece..
çok garipti.. 5 saniye bakıştık. ve ben bozdum sessizliği.. neresi burası?


Devamı da var, dün oldu...

6 Kasım 2009 Cuma

Yiğenim. az bak.

  • Aaabi sesli mesaj varya. o güzel bişiy. çok güzel ama . sizin için kozmopolitan bir listesi hazırladım. utkupolitan. Çok güzel mutluluklar. Ve gerçek bir travma. birkaç gerçek travma.

    Çok güzel mutluluklar :
    1) Mektup almak. bu var. mektup almak çok güzel mutluluktur ama çok . öyle böyle diyil. imza falan attırırlar ali utku dede ye mektup geldi diye. ve alırım onu açmak ayrı dert çok güzel bence. buraya girip okumuycak biliyorum fakat kendisi olur da okursa mektubumu istediğimi bilsin. o bilsin yapsın bunu.
    2)Sesli mesaj. bu da çok güzel. öyle mesaj falan gibi de değil.oolum sesli mesaj lan. baya böyle.hayatımda bir tek hakandan adam gibi sesli mesaj aldım. o da kontör derdine "bana ulaş" diyip kapatmış. bi de öyle bilinçli sesli mesaj da değil . baya telefon meşgulken bip sesine yakalanımş. boşa gitmesin diye. kahpe çünkü o.
    bu kadar yeter.

    Travma :
    1)Yeldem yine kuul oldu. yaptı bunu 1-2 hafta yeldem'in tadını çıkarıyoduk ki tam böyle msnde telefonda falan. telefonda bile konuştum kızla bu kadar iyyken kuul oldu gitti kaybettik yine. geri dön.
    2)Dalin kids. senelerdir aklımdan çıkmadığı için. üzülüyorum çok çok ama. dalin kids dalin kids o oo.. a o o o ooo oo. böyle şarkısı vardı.


    Tebessüm.
    1) Kestane çıktı. gördüm ve gerçek bir film tadıydı. bordo-gri kalın çizgili kazağımı giymiş film tadında yürürken cebimdeki son parayı sırf blog'a yazıp prim yapabilmek için kestaneye verdim. tadı da güzeldi.


    dön gel yeldem.