16 Aralık 2009 Çarşamba

Kapat Televizyonunu !

Geçmişte giydiklerimize bugün gülüp , bugün giyiyor olduklarımıza da gelecekte güleceksek.
Güzel. ve Şık. olanı ney? neye göre belirliyor.

Sahibim

Dünakşamdan bu saate gayrı.

Telefonum olmadığı ve taktığım cihaza mesajları okumak için baktığım bi dakikada , akşam 7 civarı dün. "Parayı verdin mi?" Diye gelmiş mesaj. Hakan'dan. Aradım . evet dedim verdim. biraz sohbet ettik ve mertin de orda olduğunu öğrendim. Oyun oynuyorlar?
Para mı ? kaykay parası.
mertin.
Bize gelin gençler ? dedim. melteme geçicez dediler. sen de gel dediler bi de. ben de geliyim demedim ama gittim.
meltemde mi ne var? evi.
mertin.
Gittik mertlere geciktim ama. Oturduk. evde. dışarı çıktık saat 10 civarı akşam.
Evden yürüttüğümüz birayı ceket cebine koyup bilardo eğlencesi yaptık.
Hakanla ben takıldım. eğlenceliydi. 1-2 kere yendi. zevk mi?
alamadı. .d
Sonra çıktık köşede bira elden ele 3 turda bitti. bunun zevki başka dostum.
Mert dedi mcdonalt'z. biz dedik nargile ( ben, hakan, korkmaz)
Mc'e gittik. para onun.
Bişiyler yedik. Nargileye geçtik. takıldık.
********** ESAS BÖLÜM *********
Mertlere gittik. korkmazmert gelmedi.
Mert ben hakandık. Mert bilgisayar oynadı.
Biz az oynadık.
Bilgisayar?
mertin.
Yattık hakanla. sıkılmıştık baya.
Telefon dedik? arayalım birilerini. listeden seçe seçe gece 1 : 20 de birilerini aradık.
gülşaa ilaydayı falan
maaalum ortak ;)
uhu.
Lala.
Uyuduk. kalktık. İşte kavaltı yaptık falan. kaykayı olanlar. yani hakan ve mert gitti.ben başka yere gittim. para ve kaykayım yok?
Mutsuz oldum baya.
Çok.
annemle migrosa gittik. kaykay baktık 220 dedi. almamızın İMKANSIZ olduğunu biliyordum.
biraz daha materyal daha fazla para ve kızlarla geçirilen güzel vakitler. daha ince kaşlar . burun tikim olmasa. ve ÖKÜZ ün teki olmasam keşke.
dedim.
Sahip olmamak kötüydü maddi özellikle.
Annemi de mutsuz ettim. klişelerle beni ikna eedebilceğini zannediyordu (:
Herkes herşeyi elde etmek zorunda değil. bak ben de şunu-bunu istiyorum ama yok.
işe yaramadığını benden daha iyi bilmeli aslında.
Migrosu zehrettim. nutella'mı.
cipsimi.
sütümü.
filmimi aldım.
eve girdim.
annem benden önce geldi çünkü.
açtım nüütella 'mı.
yeldemden mesaj gelmişti.
cipsimi de yedim.
sütten içtim
filmi de takıp
10 dakika meditasyona başlayıp bıraktım.
annem : sayende kırk yılın başı birlikte zaman geçiricektik onu da zehir ettin
ben : etmedim
annem : oğlum alışmalıyız hep böyle olucak diye bişiy yok ki böyle üzülüyosun. hem ben de istediğim her şeye sahip değilim.
ben: ben sahibim.

14 Aralık 2009 Pazartesi

Şamdanlıbordogibi



Yeldem'de bi oda var. duvarına kurban bee. Dolabını sevdiydim esasında. Büyümüş adam olmuş. hayat sonsuzluğun ordusuyla gülümseyerek başa çıkmak gibidir.
Evet ergendi.
Ergenim.
Ergen yatcam.
Ergenç olcam. dıkşındıkşın.
Ama şöyle ki yeldemin duvarına mum koy romantik yani.

29 Kasım 2009 Pazar

Tatil oldu

Köye gittik. ama köy dediler ki Gazipaşa'nın Gökçesaray göyü. 3g ye geldik.göte.çekmiyo hiç.
Amaa nasıl yol nasıl diyarlar. ah bilemen. Şimdi antalya - manavgat - alanya - gazipaşa gittik.sonra dağa çıkıcaz köye. 4 saattir yoldayız. anaaam. dağa bi başladık bitmedi çık çık. arabayla 2:30 saatte vardık köyün en uzak diyarlarına.köy dediğinde 20 ev var - yok. okul mokul zaaten hiç. her yer uçurum bi de. çok ilginç ya. öyle bildiğin köy gibi inekler falan da değil. uçuruma koymuşlar 8-9 tane ev. o yani. hani age of oynayan bi adam.öyle acemi , öyle mal olur ki. anca gelip buraya yerleşir. sanırım zamanında vergi kaçıran bi kaç kişi çıkmış dağa kaçmış padişaahtan da taa o zamanlardan beri. İşte sonra eve girdik 2 göz gibi bi yer . hoş insanlar falan. Soba var zobayı yaktılar kazana suyu , içine gaynamış mıssırı goyduruvedik mi. taam dedim oh mis burası güzelmiş. hemi de çekmiyo türkselin gücü. hiç. dama çıktık dam yamalıymış kırıldı. çekmedi hiç. İşte ertesi sabah bi kalktık daha 6 laan? çıktık dolandık dereye indik elma bahçelerinden topladık , kivi bahçesi muşmula böğürtlen. amanıın ne güzel diyarlar. özledim. kavurma yedik hep. keçi kesmişler naah 3 tane. of. mis. neler neler. 3 el pis yedili kapıştık da ortaalıı dağıttım. baktım fena içerdeyim son bi dondurmasına oynadık onu yendim de vuupır menüler girdi fena. köyde yok tabi. ehe bakalım ödüycez bi gün kısmett.t..t.t

27 Kasım 2009 Cuma

Bencillik üzerine yazıp yayınlıyorum. bunu şunun için yapıyorum. kafamı dağıtsam güzel olur adamım.Konuyu birden belirleyiverdim. odak bu olsun. fristaylda seni gömmeye geldim.

Sevgiyi seviyorum. evet. öyle ki. bencillik de sevgi temelli lan. o bile. kendini öylesine seversin.
sonra başka bişiyi. bencil olmak için sevgi , ben , bi de diğeri. oha süpermiş.
Wassap blog?
Nedir yani gece uykusu gelen insan dişlerini kapatıp , dudaklarını açıp. garip bi sırıtış ve kaşlarını kaldırararak uyumayı geciktirir. Gidip bişiyler içmeli.
Aman sıkıldım hocaaa!

aman mayspeyse bakasım var baybayblog. sonra yatıyım bence. bu yazı bittiğinde saat 02 : 39 ve da poet & hayki dinliyodum. da poet böğür adam. böğürür bu adam korkar severim.
twit: Bak blog. seni severim bilirsin.

Terapi.

Niye olmuyor? Gerçek gibi değil , gerçek bir çizgi roman gibi de değil. çizemiyorum neden?
Ben karalıyorum onlar tarıyor. Ben şapşal şeyler taslıyorum. onlar taslak kalemleri eskiz kağıtları . Kıskanmak değil sadece gözümün önündeki şu sahneyi. öylece gelip kıvrılmasını bana. sobayı. bunları neden duygu dolu çizemediğimi mi soruyosun ?

24 Kasım 2009 Salı

Siyasiyabend

Çeken birşeyler var. Adamlar biliyorlar ya. Biliyorlar. Sokakta taşta müzik yapmak. Müzik yapmak. Çekiyor. Tam istediğim gibi çünkü , tam ama. Tam anlamıyla yapmak istediğim bu . Herhangi bi yerde , akustik gitarım benim olsun. bi trampet bi korno. saksafon derken. Ama çalanlar birbirini tanımalı. öyle olmalı ki. Doğaçlama yapabilecek kadar. İstediğim doğaçlama.

23 Kasım 2009 Pazartesi

Susamıyorum.


Dayanamadım.Dostluktan, arkadaşlıktan, "arka"daş. lıktan ahkam kesenlere . Fedakarlık mı dedin? Gerçek arkadaş gerçek bir fedakar mıdır? Emin misin? evet. pekala.

Sen ne yaptın gerçek arkadaş? Sevgi denilen şey. var böyle birşey var. Anlatında adını dahi anmadığın. Gerçek "insan" sevgi duyandır belki. arkadaş da. ama arkadaş gerketiğinde eğlendirendir. ve herşeyi söyleyebildiğin gerçek arkadaş mıdır? herşeyi söylemeden önce bi düşünmez misin gerçek arkadaşa. Bence söyleyemediğin gerçek arkadaştır. Ve ben bunu yazabiliyosam şunu biliyorum ki , tek bir kişinin gerçek arkadaşı oldum. Ama birçok kişi gerçek arkadaşım oldu. birkaç ya da. Sokakta üşürsen sabaha kadar , sabaha kadar ya. Yanındaki sarhoşsa ayakta kalsın , gözlerini açsın diye sabaha kadar. "SABAHA !" kıçın , iliklerin ya anlatamazsın bunu. donduysan eğer. kokoreççinin kömürüyle ısınıcak tek yer varsa ve fedakarlık yaptıysan burda. fedakarlık burda ! O bluejean 'i almayıp diğer gerçek arkadaşın almasını sağlamak , belki hediye etmek. fedakarlık mıdır? ya da diğer anlatılarda aşktan mı bahsettin ya? oldun mu hiç? Bu sonsuz gecelerde. kapalı kaydırakta onun. açık kaydırakta senin uyumanı sağlayandır gerçek fedakar ! Ve sabaha yaklaşırken çıktığın evin damında.. günısıların arasına kıvrılıp uyumaya çalışırken.. Kıpkızıl doğan bir güneş gördün mü ? Peki bu fotoğrafını çekip prim yapılacak birşey mi ? Benim aklımın ucundan bile geçmemişti arkadaş. Çünkü kızıl güneşin bana daimi hatırlattıkları var. Daha kuzeydoğuya gittiğimde kıpkızıl batardı. Ve burda doğar kızıl. Kızıl görünce belki hatırlayan var beni. --belki.

19 Kasım 2009 Perşembe

Reklamlar

Sinemaya gittim bugün , hep güzel çekici reklamlarla doldurmuşlar senaryoları falan. ödüllendirdim hepsini ben de. Utkannes reklam festivali sunar.

  • 1.lik ödülü :

    Omo ! Senaryo çekici bi kere. bizim vardı görkemlerle böyle ADD 'nin karşısındaki perili köşke yaklaşamazdık hiç. sonradan öğrenmiştik meğer çok güzel evmiş bahçesi yeşil.
  • 2.lik Ödülü
  • Zaman gazete. görünmez duvarlar. çok güzel. zamanı sevmem. o yüzden omoya torpil yaptım birinci yaptım. ama reklam güzel.
  • 3.lük Ödülü
    Şişirmiş abdominalleri (halk arasında şişirmiş bak dominalleri) . enerji geliyorum demez.
    bu reklam öyle mal ki. prim yapar diye ismayilyeka dan vazgeçip bunu koydum ilk üçe. bi deneyelim olmadı salim yk a devam.
  • aşağılık 4.ü ödülü.
    Eriko sigorta. hayatı cesurca yaşa. bi kere taile çıkmaya niye baba karar veriyo. ha kadınlar bunu ister bu sahiplenmeyi isterse öyle olsun. ataerkil olalım. sorun diyil . içgüdüsel olarak yani . fakat yanlış yani nedir hem niye yani ha? bi de korku odasındaki heriflerin hepsinin adı yusuf. güzel espri ödül almalı. utkannes espri dalı açıp birinciliği verdim gitti beleş masrafsız hem.
  • Çerez olan tadım reklamı. amanın o son . bizim çağa gelince çitledikleri çekirdeği çitleyen adam bi de dans ediyo. etmesin ya. top gibi lan. 2 kıza çekirdek verdi yavşadı bi de. sonra dans etti. kötü şeyler. bad , that's bad.

16 Kasım 2009 Pazartesi

Cebime baktım. (cebe bakamazsın. )
Elimi attım cebime param vardı. biraz vardı şöyle 25 28 civarı. paradır kaşları kara.
İhtiyacım olan şey amcamın yolladığı en biricik fotoğraf makinasının tamir edilmesiydi. 3 haftadır 5 film yok etmiş. bi kısmını parçalayıp bi kısmını yakmıştım. Ve o makina artık tamir edilmeliydi. gittiğimde istenilen miktar 50 civarı idi. lanet olsun yani.
Ve makinamı da aldım. filmsiz filmsiz fotoğraf çektim. herşeyi. ne görürsem. zerre dikkat çekmeden. bi flu yaptım çektim. açı değiştirdim odak değiştirdim çok güzel şeyler de çıkardım. ama makina bozuk. adamı çektim. o var ya bağıran hani ordaki. evet . karikatüristi sonra saat kulesinin karşısında çizen.. oturduk biraz sohbet ettik ve bi merdiven gördüm. merdivenler hep heyecanlandırır beni. özellikle aşağı iniyosa.. aşağıda gizem vardır. çünkü yukarı çıkmak zor böyle nefes nefese falan. aşağı baktım. eskiden kalma top. top tüfek derler o top. 3 tane. demir dökme. fotoğrafını çektim çünkü üstüne kuş sıçımştı güzel de oldu. ve merdivenden indiğimde nobel bar'dan duyduğum müzik geliyordu. "rütin ,acıların üstünü(e) .. hasretiin.. seni kimler anladıı.. kimler övdü? seni.." ama moralim bozuktu . sonra nerde olduğumu anladım. bi yanım saat kulesine , diğer yanım nobel'e , öteki yanım cumhuriyet meydanına.. diğeriyse bahçe kafeye gelen mezarın tam içindeydim. önümdeydi yemyeşil tabut. ve diğer binadaki resim sergisine girdim.. inceledim farklı teknikleri garipti ve arkalardan sesler geliyordu.. arkaya baktım ilginç bi oda. girdim insanlar ve masada vazo.. koymuş vazoyu dikdatör.. süslemiş ışık süzmesiyle evet aynısı. elma ve ceviz de vardı. çiziyorlardı.. girdim.. oturdum.. kağıdı karalamaya başladım kelimeler karikatür ve birkaç şeyle.. kimse ama hiç kimse yadırgamamıştı ve nerde olduğumu dahi bilmiyodum. hoca yanıma geldi nasıl yaptığımı merak edip.. bense saçmalamıştım. "ben böyle mi öğrettim " dedi gülerek.. "Sen kimsin?" diyebildim sadece..
çok garipti.. 5 saniye bakıştık. ve ben bozdum sessizliği.. neresi burası?


Devamı da var, dün oldu...

6 Kasım 2009 Cuma

Yiğenim. az bak.

  • Aaabi sesli mesaj varya. o güzel bişiy. çok güzel ama . sizin için kozmopolitan bir listesi hazırladım. utkupolitan. Çok güzel mutluluklar. Ve gerçek bir travma. birkaç gerçek travma.

    Çok güzel mutluluklar :
    1) Mektup almak. bu var. mektup almak çok güzel mutluluktur ama çok . öyle böyle diyil. imza falan attırırlar ali utku dede ye mektup geldi diye. ve alırım onu açmak ayrı dert çok güzel bence. buraya girip okumuycak biliyorum fakat kendisi olur da okursa mektubumu istediğimi bilsin. o bilsin yapsın bunu.
    2)Sesli mesaj. bu da çok güzel. öyle mesaj falan gibi de değil.oolum sesli mesaj lan. baya böyle.hayatımda bir tek hakandan adam gibi sesli mesaj aldım. o da kontör derdine "bana ulaş" diyip kapatmış. bi de öyle bilinçli sesli mesaj da değil . baya telefon meşgulken bip sesine yakalanımş. boşa gitmesin diye. kahpe çünkü o.
    bu kadar yeter.

    Travma :
    1)Yeldem yine kuul oldu. yaptı bunu 1-2 hafta yeldem'in tadını çıkarıyoduk ki tam böyle msnde telefonda falan. telefonda bile konuştum kızla bu kadar iyyken kuul oldu gitti kaybettik yine. geri dön.
    2)Dalin kids. senelerdir aklımdan çıkmadığı için. üzülüyorum çok çok ama. dalin kids dalin kids o oo.. a o o o ooo oo. böyle şarkısı vardı.


    Tebessüm.
    1) Kestane çıktı. gördüm ve gerçek bir film tadıydı. bordo-gri kalın çizgili kazağımı giymiş film tadında yürürken cebimdeki son parayı sırf blog'a yazıp prim yapabilmek için kestaneye verdim. tadı da güzeldi.


    dön gel yeldem.

23 Ekim 2009 Cuma

Ona ada


Zar at...

Onun yerine zar at..

Onun için yap !

Ona şans tanı ,

ona aşk tanı..

Hiç yapamadın ,

Onu tanı !


Bu dediğim bi fahişenin hayatı , bir değil birçok var.

Ve zevki pahasına bir Denyo ! vicdansızca yoklar..

Sürdükçe bu böyle , bu toplum noksan !

Memesinde gül dövmesi , ama çiçek kokmaz.

21 Ekim 2009 Çarşamba

Tarkandan gelsin metamorfoz

Edebiyat mı. organımı istesin.
O kadar. artık yok. ben neyim. öyle edebiyat yapmaya çalıştım bundan öncekilerde. arada samimi notçuklar attım. notçuk da şey gibi. fadimenin kızı var ya hatçabanın ordaki.. notçuk. otçukbok gibi.
Şimdi yeldem engelimi kaldırmış. öncelikle tebrik eder tamamına ermesinidilerim. Uzun bi aradan sonra hala yazdıklarıma uzun bi aradan sonra cevap veriyor.
Şimdilik bu kadar. içimden geçenler. bi de şey var. sümük denilen mukoza belirince öyle peçeteyle asilce burnunu siliyosun ya. ikimiz de biliyoruz sümük hala orda. topluluk içinde o sesi çıkarmıycağını da biliyoruz. bırak barışık ol sümüğünle. bak bana. sıramın altına falan. yeşil yeşil.

19 Ekim 2009 Pazartesi

Burjuva


Onları takınca gözlerin mavi mi oldu zannettin?

Ben bakınca yüzemiyorsam eğer

Ne o göz mavi güzel kız

ne benliğin.


Sen bir monitörsün be !

Sen radyasyon tüketicisisin !

vesilesin sen , Şerlere !

şer emellere...


Monitöre aşık olanlardansın

Ayakkabın sahte değil belki , o converse midir nedir

Ve yudumladığın kahveye keyif değil

elitizm eşlik ederse starbuck'slarda

şer emellerin her vesilesisin.

Ego


İsterim insanlarla konuşmak,

uzun uzun

Ve kazanmak , kazandırmak ,
ama

Yalanlar var, yalancılar var

Bir amaç ve bir çaba var

kanıtlamak ster gibi

yav bırak be arkadaş!

yum gözünü !

sarıl ,

sevgi ver!

özen ver

güven ver !

olur elbet gülenler

olur tabi olmaz mı utandır sen onları

paylaş

kendini paylaş

sun, sun kendini insnalara

varlığını bahşet

sevgini bahşet onlara iyilik yap

kendini görme bile

kendini görürsen bir gün.

koyarsan hele kefeye

işte o gün körsün !

sözlerini kaybettin o gün.

o sundukça bitmeyen sevgin ve benliğin tükendi

asfalttaki zift oldun o gün.

yok oldun
Kabile sistemi yeni yeni oluşmaya başlamış ve insanlar birbirleriyle yaşayabilmek için kurallara ihtiyaç duyar olmuştu.
Fiziksel görünüşe ; seks ve sosyallik olgularının yeni yeni ve tesadüfen oluşmaya başlaması , kabile hayatının ilkel olması ve muasır medeniyetler seviyesine asırlar kalması nedeniyle önem verilmezdi. saç sakal biribirlerine karışmış beyler ve bıyıklı hanımlarla çürük dişli ve kokan kabile bireyleri birbirlerinden rahatsızlık duymaya başlamıştı bile.

Homurtular ve "günümüzdeki adıyla" fiziksel tacizle birbirlerini tanımaya gayret eden aciz bedenler şimdiden düzeni sağlamaya ihtiyaç duydular ve kuralların 4000 yıl önceye denk gelen bulunuşunun temeli atıldı.

Oluşturulan bu kurallara herkes uydu fakat , "bizim zamanımızda gençler böyle miydi" lerle kınanan ergenler hariç.
Onlar insanların kurallarına, baskılarına - daha 2 gün olmasına rağmen" uzatıp kirlettiği saçları , çürük dişleri ve asi ruhlarıyla karşı geliyorlardı. ve tam bu noktada ,
işte tam bu noktada töre cinayeti ve aile içi şiddet bu aciz toplumda baş gösterdi sevgili dostlarım.

Ne yazık ki insanlarda saygı kalmamış , ar namus cereyan etmişti anacım.
Birbirleriyle yaptıkları tartışma ; vay efendim hamurhomurdagaturulyaru dan ; fransız kökenli diğer eski insanın mösyöğphranseömpöghtre demesiyle son buluyor , tartışmanın sonucunu hala eak ediyordum.
Fakat diğer yandan ergenler yerde buldukları otları kurutup , sarıp , ateşi icad edip , ucunu yakıp kafayı bulmaya başlamışlardı bile.
Ne olacak bu gençlerin hali diyen Acep Vahip Tandoğan adlı kabileler başkanının para kaldırmak için önce parayı icad edip sonra da Geniz Direği atlı yardım kuruluşunu kurdurup içerden yönetmesiyle tarihteki ilk dolandırıcılık girişimi yapılmış bulundu.
Ve kabilelerde durum buyken ortalığı tam anlamıyla bok götürüyordu.
Bu durumdan kurtulmak için önce gençleri değiştirelim diyen kabile büyükleri aralarında düşündüler ve okul açmaya karar verdiler.

Okula izmandur gibi teyze ve amcalardikip tüm ergen gençliği oraya gitmeye zorladılar. Kapıdaki gençleri okula almayıp traşa gönderen amcalar bu psikolojik işkenceyi de yetersiz buldular.
Ne yapalım da bu çocuklar kafayı yesin , ne yapalım da hepsini paketleyip aykırı ve kendisine ait düşüncelere sahip olamayan bireyler haline getirelim diye düşündüler ve simgesel olarak önce kıyafeti icad edelim sonra da hepsine aynı kıyafeti giydiririz diyip tüm gençleri paket haline getirip aralarındaki , benliklerini , kişiliklerini oluşturan o güzel farkları en aza indirgediler.
Ve böylece , kurallar, töre , ateş , para , dolandırıcılık , okul , forma icad edildi , tekerlekse kuşum aydının atalarına dayanmaktadır. Gelecek yazıda detaylıca belirtilecektir. sevgiler.

2009-2010 eğitimö ğretim süreci 9. sınıf tarih ödevi , icad hipotezi. arz eder öperler.

18 Ekim 2009 Pazar

İnanç

Gök yüzünün , şeffaf kadehi
İspirto kokan konyak dolu
Gök yüzünün şeffaf kadehi
İster düzeni ,kandırır belki

Kırık kadehi gök yüzünün..
puro dumanı gibi
belli.. ama belirsiz
gerçek , bence yalan.

Kırıklar ve damlalar
, inanan çoktur
ispirto.. belki koktu
bence yoktu...

Benim-ki


Koydu vazoyu önüme diktatör !
Süsledi bir ışık süzmesiyle..
Başarılıydı diğerleri , aldı eline kurşunu ; başladı ateş etmeye
Beğenildi eseri , övüldü
Asıldı !
Ben şeker çizdim vazoyu görünce , ışık süzmesi , karıncalar..
Vurmadım kurşunla ,
rengarenkti benimki
Diktatör kızdı , bu vazo değil ki !
Belki vazo değildi..
ama benim ki ...


AutkuD

10 Ekim 2009 Cumartesi

Rübik Küpü.

Dün ofis mağazasındaydım. Penguen ve uykusuz almak adına girdim , çıkamadım zaten. öyle güzel şeyler. bi kaleme taktım. faber castel yeşil dışı eskiz kalemi gibi bişiy 15 ytl.
neyse. rübik küpü sordum. alt katta dediler. alt kattakiler üst katta dedi. 3 kere indim çıktım ki kahretsin onları tanrı. çok kızdım çünkü.
nihayet rübik küpüm geldi. sarıldım . Orginal^s gibi bişiy yazıyodu üstünde de. böyle afilli kap falan yapmışlar. Ne kadar dedim? 33 lira dedi.33 ama. hakan seninle gezdiğimizde 3 e buldum almadım evet hatırlıyodum.
Koskoca ofistesin lan tepki de veremiyosun. versene. elit diil misin sen. diilsin esasında.
"bu benim için biraz fazla" yla yetindim sadece. ve dedi ki "ama orjinal bu"
hmm dedim. küpe baktım. üstü çizik içinde. orjinal olunca ne oluyo dedim?
bunu da demeseydim . çünkü ben elitim. elit adam orjinal alır herşeyi. çünkü orjinalda bok vardır. teallam.
aslında onu ben de bilmiyorum tam dedi . neyse dedim. 1 75 ödeyip gittim ben. pahalı ki

Çok Güzel Salıncak Varmış

6 20 suları , gömleğimi ve pantolonumu giymiş elimden geldiğince şık şekilde röportaja yetişme derdinde dolmuştan inmiştim, künefecinin ordan aşağı saptım sahile doğru bi cafede buluşmadan önce telefon geldi , parkın arkasında bira içiyoruz , oraya gel dendi. Ben yürümeye devam ederken kızının elinden tutan annenin , etkileyen sözünü duydum kızına ; bak çok güzel salıncak varmış , oynayalım mı kızım? , gerçekten çok güzel. çok. oynayın tabi dedim yürümeye devam ederek. biraz ilerleyip arkama baktığımda salıncakta sallanan kızıyla anneyi tekrar görüp veda ettim kendimce . sonra cafede oturdum babamlarla. güzel akşamdı.
röportaj nedir öğrenmiş oldum hem.

4 Ekim 2009 Pazar

oh yes - çok yaşa

Hapşurmakla orgazm birbirine mi benziyor? ben mi öyle düşünüyorum ,
hani hapşururken nefesini alırsın, verirsin alırısn verirsin sonra hapşu.
salya saçarsın bi de. ne biliyim ya , ötekinde de tekerrür var .
sonra nefesini alırsın verirsin , bi nevi ileri geri , fakat hapşuramazsın.
hapşurcakken hapşuramayınca üzülürsün falan. böyle şeyler.

3 Ekim 2009 Cumartesi

Tenzih ederim :K

  • Fotoğraf çekmekteki amaç , değişikliklere uğramış gibi? Hani o "anı ölümsüzleştirelim" değil de , "facebook da prim yapalım" , "aynanın karşısında , elimizdeki makinayı yukarı kaldırıp alternatif ve gereksiz açılardan çekelim" der oldu sanki , değişmeyen birşey varsa sanırım hala açıları "sanat" olduğunun bilinciyle ayarlayıp , çaba harcayarak oluşturan fotoğaf sanatçıları .. tabi photoshop ve onca düzenleme programı varken zannediyorum ışık ayarlamak eskisi kadar "başarı"-"emek" gerektiren iş değil ?
  • Ayrıca Ali Baran Yılmaz 'ı tenzih ederim. çünkü tenzih etmek kullanmayı öğrendim. ilk deneyimimdi. bi de elinde Nikon d100 le ayrı bi tenzih edesim geldi. tam öğrenemedim sanırım tenzihi.
  • Maybe i'm just crazy. "julandrew-crazy as" dinleyenler mutluydu sanırım , yasal olarak da indirilebilirliği var indiependent (bağımsız, bandrolsüz) galiba.şarkıda "sometimes" duydum. anladım bi onu ben..bişiyler anladığıma inandırdım kendimi ve daha çok sevdim şarkıyı. böyle şeyler
  • Saygı varlığı en hissedilmeyen , ama yokluğu çok hissedilen his gibi. garip mi ne .
    samimiyet varken de saygıyı yitirmemeyi becermeyi öğretirse biri bana..? saygı duyduğum insanlarla sevgimi paylaşırken zorlanmamalı.
  • 2. elci ve "kullanılmış" dükkanı arar , ilgilenirim. sahaf olsun elektronik olsun sadece insanların kullanıdığı ve artık belki de anlamlarını yitirdiğini düşündüğü şeyleri satsınlar.. başkaları da alsın . böyle şeyler olsun. olmadı ben açarım büyük olunca

1 Ekim 2009 Perşembe

çocuk seni 2

  • Çizgiye bastın çık! : nedir. balık ağı oynardık.böyle 4 kişi başlardı. eğer o 4 kişide ben de varsam oyun hiç bitmezdi. çünkü oyun şöyledir. 4 kişi elele tutuşur basket sahasındaki diğer koşuşturanları yakalar. yakalayınca 5 kişi olurlar. bi tane daha 6 falan.. işte çizgiye basan da dahil olur 7 olurlar.. bağırılır , koş koş ! diye, öbek halinde durulup gizli plan yapılır.. aniden gelince sen sağa ben sola onlar şaşırsınlar falan.. ebeler bağırır çizgiye bastın çıK! diye.. anana bastım anana , diyemezsin.. selçuk karaca kızar. öğretmen o.
    fena kızar, şmdi yazıyorum mezun olduk ya oh. adamı da ne arıyorum ne soruyorum ben mi ayıp ediyorum. belki . mutsuzdum ki.
  • Sinek şeklinde müdür yardımcısı yapmışlar. stoklar tükennmeden almış bizim müdür de.
    bi keresinde biz su savaşı yaptık 8 deyken. işte fotoğrafımızı çekmiş ailemize göstermek için.. ıslanınca kurulanmak için havlu veren ailemize göstermek için.. ı ıh..
    sonra biz yıllık gibi bişiy yapcaktık..resm için alabilir myiz resimleri dedim, dalga geçiyorum sandı vurdu. tam vuramadı. omzumdan sekti. sinek .
    sonra özür diledi adam. işte o zaman mutlu oldum. buraya da yazarım. özür diledi laaan!
    bidaha olmasın bile dedim. son yıl son günler. hocaya ayıp mı edilir? edilir. allaan yobazı
  • hakaret mi içerdi yazdıklarım. kızgınım ondandır. kızdım birden de. neyse erkeklerle tokalaşır kızları öperim saygılar.
  • ayrıca önceki yazıda gittim yemeğimi mutfaktan tıkındım geldim bunu da yazdım . karnım tokken kolay kolay sinirlenmezdim ki ben

çocuk seni

  • Utkuyu sevmeyenler derneği : nedir? aldığım duyumlara göre 2004 -2005 eğitim öğretim yılı civarı. 2006 da olabilir tabi. hatırladığım kadarıyla sevgili Başak ÖZKAN tarafından defter üzerinde kurulup sınıfın ezici çocuğunluğu tarafından da imza toplanıp , şahsıma iletilmekten vazgeçilen kuruluşmuş. böyle mal bi çocuktum
  • Maldım lan .D bildiğin katıklı. popkek topkek cipis çikolata şeker ne bulduysam yerdim adiler oyunlarına almazlardı falan. dubabobi olmuştum.bobi duba.. dobiş duba. kaslı kollarımla kavrayamadım kızları.saygılar.
  • Futbol onayamazdım. hala oynayamam. oynatmadılar ki oynayabilelim mınako.göbek kıç bileşiminden oluşan yüklü miktarda yağ oranı çocukluğumun sosyal aktivitelerini engellerdi. ukalaydım . belki hala
  • kendimi sanardım. filozof bile sandım lan .D böyle camın kenarına kendime yer edinip her tenefüs burda oturucam ben diyip 1 hafta her tenefüs orda oturup oturduğum her gün oraya çizik atmıştım. utanarak anlatıyorum. sıkılınca yine kantinden bişiyler yidim.
  • öğlen yemeklerini kantinden yengen kola şeklinde yerdim. aystiye döndü tabi. o zamanlar yengen 1 liradan 1 250 liraya yükselmişti üzücüydü böyle şeyler. kola da 1 liraydı. böyle olunca 2 lira tak ödüyoduk.. 250 artınca bozukluklar karışıyodu falan
  • basket oynadık bi ara. hala oynarım. çok da severim. zayıfladım eskiye göre. ve hala sınıfta beden dersinde 2 kişi oynardık. 9 a geçince sınıf değişti sosyal aktiviteleri basket falan "O" olan bi okula gittim. kızları da güzel diilmiş. yaşasın eğitim. yaşasın ineklik.
  • ilk başağa aşık oldum sonra gurise sonra yine başağa yine gurise ayşenur geldi ona sonra ipeğe sonra irem coşkuna sonra gurise .mal guris alperi severdi mal işte. hehe
  • eski aşklar kalmadı günümüzde.
  • maldı mal gidiyo gerçi.
  • acıktım bişiyler yiyip bida yazarım öptüm dudaklarından kızsan tabi.

28 Eylül 2009 Pazartesi

Sakız

SAKIZ

Kurudu... kimisi kurudu.. unutuldu , küfredilmedi ama..
Kimisinin çiğnediği sakız bu dediğim , sıcak asfalta tükürdü Hamdi..
eridi.. ayaklar altına serildi..gelen bastı küfretti..
geçen bastı küfretti.


görenler yaşayamadı.. bilmedi..
aşık olmadı ki..
ayıpladılar bazen.. sana yakıştıramadım be hocam , dediler..
çiğnendi o sakız dedi kimisi
bilemedi ki.
bilemedi ki sakız çiğnenmedi.. çiğ di daha.. ham dı..
bilmiyordu belki..belki istiyordu.. o da candı..
peki ya ben dedim? ben .. ya ben..?
sen bilir misin o asır olan saniyelerde.. kumandanın tuşları sonsuz dahi olsa!
her kanalda boşluk vardı.. geçmezdi zaman.. gelmezdi sabah !
düşünürdün.. unutamazdın.. düşünmeyi unutamazdın ki onu unutasın

ve itiraflar gelirdi ardı ardına.. özürler.. beklentiler ve hala , hala naz yapardı
genlerinde var senin ey kadın!
yapında var senin çektirmek , naz adın!
son.. olsun.. sakız çok bayatladı diye , son bir kez bari göreyim istedim..
son bir kez yahu?
hala naz mı yaparsın !
çok kez görmek isterdim de.. çok isterdim de tepkiler gelirdi..
ben.. lafa gelince çevreyi önemseyemeyen!
heheeyt.. nerde be? nerde.. o gurur var ya..
o gurur bayat sakız..
aşk la kavga mı edersin hep?
yapmasan olmaz mı bunu, çektirmesen olmaz mı?
unutursun be kadın. boşver.

Maddelerle seks

  • Annemin okuluna gittim , görev yaptığı binaya , kapıdaki o gözcü öğrenci tipi (bu görevi kendine niye benimsiyosa artık ) "utku abi gelldii" dedi.. çığlıklar falan . bok var sanki.ben geldim lan alt tarafı.Neyse oturdum öğretmen koltuğuna insanları izliyorum , sayma sayıları ve doğal sayıların arasındaki farkı öğrendik bugün. ben de öğrendim sanırım.. birinde 0 yok dierğinde 1 var.. ya da onun gibi bişiydi.
  • O değil de. sınıfa girdim insanlar defterlerini çıkarıcaklar annemin emri üzerine.. en önde oturan çocuk , yüzü bere yara içinde , toprak kokan insan diyorum ben böyle güzel insanlara. "İlk matematik defterimi sen varken getirdim utku abi " dedi. güldüm önce..hehe dedim , sonra birden buruklaştı içim.. güzün hüznü aldü yüzümü..
  • Güzün hüznü dyince bak.. gülşahtan ayrıldım.. 2 satır önce sevdiğimi söyledim.
    şimdi ayrıldık.. zorluca koptuk falan.. burdan anlayabilceğiniz üzre..

    boştayım. saygılar.

27 Eylül 2009 Pazar

2 jeton

7 civarıydı saat sanırım , sıkıntıdan lunaparka gittim,
sevmediğim halde hiç.
sağda dönen motorsikletler yoktu artık , ileriye taşımışlar.
pamuk şeker almaya yönelirken 3 kişilik bir aile gördüm..
babası oğluna şart koşarken "en fazla 2 jeton , daha fazlasına ısrar etmek yok bak , bi daha getirmem" derken.. nah getirmezsin dedim. duymadı sanırım.
çocuk ilk jetonunu motorsikletlere harcama konusunda yoğun bir kederli düşünce sonucu karar kıldı.. 1 hakkı giderkenki hüzün duyduğunu öyle iyi bilirdim ki..
onca ışık arasında mutluydu aslında.. ışıklar için orda olduğuna 1 e 10 bahse varım bebek.
ve bir jeton gitti.. küçük mimik değişiklikleriyle , babasının bunu hissedip 2 jeton sınırını tekrar tembihlemesi bir oldu.. ben de elimdeki pamuk şekeri tıkınıyordm tam.
cebime baktım , 2 lira gitti pamuğa , kaldı 3. bi tane jeton aldım .. kendimeydi aslında , sonra diğer kendimi görüp , hafiften yaklaştım.. (paramı sıfırlamamın hüznünü zerre yaşamadım.)
"dostum adın ne?"
- baktı sadece.. ne olduğunu kavrayamadı sanırım..
eğilip yanaklarını sıkarken.. "cem?" dedi..
"nası keyifler " dedim.. annesi ve babasını görmezden geliyordum bi yandan..
aslında bu özgüvene kolay kolay sahip olamazdım ben..
ve sonra elimin arkasında tuttuğum jetonu farkeden anneyle göz göze geldik , gülümsedi , ben de gülümsedim.. bu onaydı , evet jetonu verebilirsin demekti bu.
bu destekle çocuğa"motorsiklete binmekle gösterdiği cesaretin ödülü olan" jetonu uzattım.. parladı gözleri, yansıtmadı çok mutluluğunu , heyoo diyip koşuşturmadı yani. , ama çok çok sevindiğini iyi biliyorum gerçekten, ve "çok teşekkür ederim" demesi , bunu annesinin "teşekkür et abiye" demeden demesi.. bu yansıttı mutluluğunu.. 4 yaşında bi çocuğun "teşekkür ederim" den "çok teşekkür ederim"e terfi edebilmesi nezakettir.. o çocuk adam olurdur.o çocuk mutlu olurdur.
ahtapota binseydim bu kadar mutlu olamazdım.. üstelik bu sayede miğdem de bulanmadı.. öptüm .. iyi akşamlar dedim . "çok teşekkür ederiz" dedi baba.. sanki bağış yapmışcasına.. maddi durumlarının berbat olduğunu düşünmüyorum çok harika olduğunu da düşünmüyorum , ama 2 jetonluk sınırın , cem için ne kadar sinir bozucu olduğunu , ve aslında her seferinde 2 jetondan sonraki , hadi bi jeton daha , bi jeton daha derken 7 ye çıkmasının ne kadar yanlış olduğunu da biliyorum..ve çıkmaması gerektiğini de.. ama 3 de anlaşılmalı (: 3 iyidir.
bi de pamuk alsınlar ama (:
Dolmuşa bindim bugün ben. Boş olan yere oturdum.gitti dolmuş.. biraz daha..
2 tane kız bindi.. biri 10 diğeri 7 yaşlarnda.. varsak tarafında olmalılar. fizikten böyle düşündüm.
önce birini ve t-shirt ünü gördüm. eski haldeydi , tasarımcılarını düşündüm böyle t-shirtleri tasarlayıyorlar da hoşlarına mı gidiyor acaba diye.. sonra kardeşini gördüm.. altın rengi küpesi vardı.. ikisinin de saçları kısa , yüksek olasılıkla annesi tarafından kesilmiş bakımsız saçları..
belki annesi yok.
bunu beğeniyor mu gerçekten diye düşündüm küpe hakkında, sonra bizimkileri...
"bizimkiler" , benimseyemediğim moda ikonu dostlar. evet.
takarlar mı böyle küpe dedm.. yok artık.
sonra babaları geldi arkalarından , babasını gördüğümde kaynar sular aktı kafamdan.
gözlerm dolu dolu oldu utandım kendimden.. çok utandım
saçları darmadağın , gelişigüzel kesilmiş.. bıyıkları düzensiz.. bakışı ve yüz hatlarının toprağı anımsattığı..
keder hissettiren bir baba gördüm..
belki kızlara bakmakla mükellef olan bir dayı , amca
. ağladım birden. utanç , kendime acıdım.
özür dileyip indim dolmuştan , anlamsız bakışlar eşliğinde.

23 Eylül 2009 Çarşamba

OKUUUMA!

  • Aman yarappi. kendimden korkar oldum ya ben. kendimden korktum ya ben. netice şöyle gelişti hocam , facebook ana sayfasında geziniyorum ele avuca sığar bişiy var mı diye.
    sonuç? e tabi yok grup paylaşıp durmuşlar. ama bi birey gördüm. "Antalyada kro görmek istemiyoruz" diyor. avatarına bakıyorum.web cam le gömleğin iliklerini açmış.(yok mausla fermuarını çekmiş) , tekrar alıyorum , gömleğinin üst düğmelerini açmış.saçı dikmiş.komik.web camle
    çekmiş.15 tane çekmiştir beğendiğini koymuştur bence.. tamam. alttaki süperpaylaşıma bakınca "kavga olsa da izlesek" diye grup açılmış.şimdi resimlere baktım.
    tiksindim.yazmıyorum.okuma..OOKUUMA!devam etmiyorum yazıya.. Sırf emeğim boşa gitmesin diye yayınlıycam. okuma.lütfen. ben emeğimi yayınlarım. sen okuma.çünkü okuyunca da hiç dikkat çekmedi bu. okuma.. OOOOKUUMA!

22 Eylül 2009 Salı

Ronaldovski


Futboldaki profesyonelliğimi , 8. sınıf öğle aralarında yaptığımız maçlarda kaleci olmamdan ,
degaj dikemezsin dediklerinde degaje ne lan? diye sormamdan.. ve maç bitmeden sıkılıp okula dönmemden anlayabilirsiniz. hakan mert, halı saha varsa çağırın lan?

19 Eylül 2009 Cumartesi

Hipnotizeedicisaçtelivarmış.

Bildiyin hipnotize edici saç teli var. bunu gördüm. şahit oldum.
sahip olunan baş omzuma yaslandığında vücutısım katlandı .
dizimtitredi.
güzel de oldu resmen.

18 Eylül 2009 Cuma

gülşah sevmek.

gülşah sevdim ben.
söyliyim dedim çok hem .

arakibutirofobi

arakibutirofobi var. çok komik bence.
neymiş?
yer fıstığı ezmesi yerken damağa yapışmasından korkmakmış.
yok artık lan.
bbreh.çüş.
bu varsa belki tıbbi olarak kanıtlanmamış onlarca fobi de vardır. bülentofobi de vardır.
bence var.
bende var.

15 Eylül 2009 Salı

6 25

Yalvaran bir çocuk görüyor.Yapıyor bunu.
Annneeağ. enneeağ.Bincem benene bi kere bi jeton anneaağ.
Kapıdaki uzay uçmalı süper saldırılı jetli jetonlu alet. annnnnneeağ!
Herkesin suratı madırfakırlı. Böyle pis bakıyor.
Ersin karabulut var ya. sandık içi. son çizdiği sayılarda kaza yapan kızın annesi gibi bakıyor herkes.
Ya da kavak yelleri midir nedir grup dizisi. Orda efe vardı ölmüş sanırım mallar bi o vardı adam gibi. onun da annesi gibi. pis surat
kaşlar çatık.
havadan mıdır nedir.hayvan mıdır nedir
yağmur başlamak üzre gibi.
Ve bi ses duyuyor. oo görls.. kome on , eviriting free , hiyır is may pleys.. may rum nambır 231.
evet yavşak garson.
ve yürüyor yağmurun dinmeyeceğini anlayınca..
.
yetişmesi gereken bi ödev , ve autocad komutları.
gözlerinin önünde tıkır tıkır böyle metriksin yeşil yazısı gibi. gözünü kapatınca tiridimeks görür halde
atatürk caddesi'ndeki oopsun karşısıdaki durakta bekliyor.
bekliyor..
bekliyor..
Mustafa Akaydın'ın el atması gereken bu güzergahta.. bekliyor..
bekliyor..
ve geliyor minibüs..sonunda..tıklım tıklım. abbov.
75 kuruş veriyor. antkartı da çöpe atmış artık kullanılmıyor diye.
ama o da nesi? antkartı göstermeden çok para verirsin gardaş.
çok para veriyor. 60 kuruş. giriyor. resmengiriyor.
hüzün sarıyor.
onun da suratı madırfakır oluyor.

. Devamı bile var ki

Yiğidim Aslanım



Yok. yok .başka da bişiy demiyorum.
Böyle bir şarkı yok. başka yok. bir tane var. yok .

Dinlemeyen akli dengesi yerinde insan . yok.

Lütfen.bak.bir kişi olsun , bir kişi dinler. başkasına dinletir.
Yiğidim Aslanım .
Çok çok beğenirim. Çok hem de.
Sevgiler.Ayrıca 2 kişi izlemiş beni. hilal biri deatly_oath sanırım diğeri.
siz bir ilksiniz. sevgiler .


14 Eylül 2009 Pazartesi

Son çare . kıliyır alt del.

Hatırlarım anasınıfımda bilgisayar aldı babamlar.
maryo vardı ya hani. 4. bölümünden sonrası olmayan oyun.
"bilgisayar maryosu" denirdi..
bilgisayarı ilk öğrenme çabalarım ..
ilk önce ailecek sağ üstteki "çarpı" yı keşfettik. bu kapatırdı.
sonra maryoda sinirlenince bastığım "esc" tuşunu keşfettim.. Ukala üst komşumun "eskeyp"iydi benim "esece"m.
git gide şartlar zorlaştı.
Alt+F4 le tanıştım. kapatırdı bu da.
hayran kalırdım. bu gün ef dört dediğim kombinasyon ; o gün fe dört. olarak telafuz edilirdi.
Türkçe'm de benliğim kadar saftı o dönemler sanırım.
ve son olarak "görev yöneticisi"!
bu son çareydi..
kurtarıcı meleği.
bunu kullanmadan önce bile hala tereddüt ederdim.
bu kurtarıcı meleği .. çok alakasız 3 tuşun kombinasyonu olduğu halde , nasıl bu denli yaygın olarak herkesce kullanılabilir? soruyorum sana lan. kullanma . benim meleğim. kurtarıcım benim sana ne !
evet ctrl+alt+delete ..
ama en garibiyse ctrl.. yıllarca evrim geçirdi bu tuş.. maryo dönemimde "ceterele"ydi..
bi aralar "kıliyır" oldu.. nasıl oldu? ne kıliyırı..işte buna anlam veremiyorum.
ve son olarak kontrol alt delet.
delete bile değil. o bile delet olmuş.

6 civarı saat. akşam olmaya yakın.. kasvet var. ne biçim hele.

yağmur yağmış.dinmiş .

yağmış

dinmiş

.o dakika yağmıyor. gündüzler kısalmış , hava kararmaya yakın..

kulağında kulaklığı , kalın , keten pardesüsü .. otisaabi gibi diyil yanlız..daha salaş , bi kaç noktası yanmış..

pantolonu var.. sulanmış zeminden vıcık vıcık içine aldığı suyu sızdıran çamur yeşili converse ayakkabısı..

beresi var . kahverengi gibi sarıya yakın. bok gibi. o renk.

atkı sarmış fular gibi. üniversite öğrencisi zannederim.. muhtemelen kulaklığında , böğürmesi söz konusu olan bir hard rock solisti var..çantasına sığmayan bi T cetvel ..

mimarlık öğrencisi olabilir. olabilir bu.. sakallarından saç. saçlarından sakal yapmış..

bu salaşlığı seviyorum.

elinde aşırdığı , yağmurda ıslanmasın diye defterlerinden bile daha dikkatlı koruduğu , çok değerli sigarası.. markası onun için önemli bile değil sanıyorum.

beleş sigarası..

selekler çarşısının kapısına sinmiş , üflediği dumanında oluşan şekilleri tarıyor..

beklentisizce bekliyor. çay parası değerli . üstteki her kadına asılan yavşak garsonlu cafeye oturmak gibi bir niyeti yok..

belki var.

parası yok.

belki var.

Devamı haftaya...